15 Mart 2018 Perşembe

MAİYET

MAİYET
 
Sorgusuz sualsiz görkemli görülen maiyete siniş resmen sürü kaderciliğidir. Bu kaderci mantık asla masumiyet ile açıklanamaz. Ayrıca bu sığıntılık insan fıtratına da tamamen terstir. Ama her şey ters yüz edildiğinden maiyetine sığınılan makamı hâkim kılmak fakru zaruret görülür. Bir süreliğine de olsa. O sürede çağ ötesi görgüsüzlükle asla iç hesaplaşma ve sorgulama yapılmaz. Saraya, sıraya veya yağmaya akıl gözü kapatılır. Ekşi mayalanma başlar. Kalpler mühürlenir.
 
Maiyete takılıp her türlü tertipler, yaşamak ve yaşatmak için mutlak mutluluktan sayılır. Her türlü zam, zulüm, işkence, faşizm mecburiyetten sanılır. Bu sayımlı suyumlu malum durum ve malumatlar aslında hazin çöküşün emanetidir.  Geçmişin muhasebesinin yapılmamasının yapılsa da mizanlar ve bilançonun tutmayışının görmezden gelinmesidir. Ve bu acı son kader diye asla izah edilemez.
 
Eğer sicil kabarıklığı önemsenmez ve kötü gidişatla irtibatlandırılmaz ise zevatı boşa efelenmelerde kurtaramaz. Öyle ki zaman dolar, akıl donar sürü mantığı ile güdülenişte kendiliğinden  kabarır.  Ve tertiplenen yeni tip saltanat senaryolarına dikleşilir.
 
Siyasallaşmış taraftarlık dahi gün olur ulufelere güvenmez, hurafelere takılmaz. Kuruntular bilinçaltına sızar ve tek merkezli tatbikatlar zorlaşır. İktidarda kalmayı ve hükmetmeyi, süreyi uzatmayı kehanete kenetlemişlik de biter. Yönetmeyi becerememek baş gösterir. Ve yeni rejim belki de başlamadan biter.
 
O yüzden sorgusuz sualsiz maliyete sığınmalara fazla güvenmemek gerekir. Sürü kaderciliği ne kadar övülürse övülsün insan fıtratında yeri yoktur. Masumane mantık, üst akla ve alt metinlere nerede nasıl hiç belli olmaz karşı durduğunda her şey alabora olur. Her şey güncel haber olur.
 
Kulcu ve köleci zihniyetin idamesinin haberli habersiz takvime bağlanmayacak olduğu tarihsel gerçekliktir. Zaten tuzak kurallarla kuşakları uzun süre aynı çizgide tutmak çok zor bir uğraştır. Daima aynı modda belletilen modele tapınma beklentisi eninde sonunda ters teper. Evrensel ölçülerde bir modernleşmeye açlık maiyete girmişlerin de derinden duyumsadığı bir içgüdüdür. Nasılsa sorgusuz sualsizler diyerek aklına geldikçe siyasi atmosfer değiştirmek hiç umulmadık sonuçları da getirir.
 
Yani varoluşun keşfine yönelik incelikli duruş ansızın mitolojik yaklaşımları elinin tersiyle itebilir. Öyle ki kozmosun sınırları bile aşılabilir. İşte o andan itibaren militarist barikatlar kurmak, sellenişin önünü almaya yetmez.
 
Ve tarih kendi kendini paklayan bir pratiği yazar. Yazgı bir yana tinsel, dinsel ve bilimsel arınma ölçeğinde tüm bu tanrısal yükselişler sorgulanır hale gelir.
 
Maiyetin mahiyeti ve maliyeti fayda analizine tabi tutulur…

Hiç yorum yok: